KARİKATÜR - FIKRA - GÜLMECE ve TARİHÇESİ
KARİKATÜR
NEDİR:
Karikatür,
ele aldığı konuları komik ve iğneleyici olması için abartan ve çarpıtan bir
resim türüdür. Edebiyattaki abartılı, iğneleyici ve çarpıtıcı betimlemelerin
resmedilmesi yada çizim formatında kullanılmasıdır.
Karikatür
insanların, varlıkların, olayların, duygu ve düşüncelerin, olağan dışı ve
gülünç yanlarını yakalamak ve bunları yazıyla destekli yada yazısız olarak
abartılı resimlerle gülmeceye dönüştürme sanatıdır.
Şeklinde
tarif edilmekle birlikte kısaca bir tarif ise karikatür, bir resime, bir çizime
anlam yüklemektir yada resimlere anlam yükleme sanatıdır.
Kelimenin
kökeni, İngiliz Dr. Sir Thomas Browne’nin 1716 yılında yayınladığı Christian
Morais adı kitabında da açıkladığı gibi, İtalyanca Yük anlamına gelen
“Caricare” sözcüğüdür.
Bu sözcük
ile yine İtalyanca Yüklenen anlamına gelen “Caricato” sözcüklerinin zaman
içerisinde Fransız ve İngiliz dillerinde değişime uğrayarak "Caricature" şeklinde
ifade edilmiş ve buradanda Karikatür olarak Türk lügatında yerini aldığı
söylenmektedir.
Dünya
karikatür literatüründe imzası bulunan kimi usta karikatüristlere göre
karikatür, bir görsel iletişim ve bir grafik sanatıdır. Bu nedenle semantik ve
estetik yönden incelenmelidir, semantik yönü düşünce ve içeriği temsil ederken,
estetik yönü ise görsel iletişimin sanatsal yanını oluşturur.
Bu bakış
açısıyla bir değerlendirme yapacak olursak karikatür sanatının hem sanat
tarihinde hemde düşünce tarihinde yeri olduğunu rahatlıkla söyliyebiliriz. Hal
böyle iken karikatür sanatını icra edenlerde sadece resim çizme yeteneği değil,
bunun yanında çok derin bir kültürel bilgi ve birikimin bulunması beklenir.
Diğer
taraftan karikatür sanatı ile Psikoloji bilimi arasında bir bağ da kurulabilir,
şöyleki nasıl psikoloji bilimi, bir kişiliğin, bir sosyal sınıfın belirgin
çizgilerini açığa çıkarmak için çaba gösteriyorsa, karikatür sanatı da çizimle,
resimle aynı alanlardaki görevi yerine getirmeye çalışır.
Karikatürler
dünyada sosyal ve siyasi eleştiri yapmak için sık sık kullanılır ve düzenli
olarak dergi veya gazetelerde de yayınlanır.
KARİKATÜR
TARİHÇESİ :
“Karikatür,
resimlere anlam kazandırma sanatıdır” şeklindeki tarifle yola çıkacak olursak,
karikatür tarihinin M.Ö. ki yıllara kadar uzandığını söyliyebiliriz. Çünkü
gerek İnka ve Maya gibi binlerce yıl öncesi uygarlıklar ve gerekse eski Mısır
medeniyeti ile Roma, Çin ve Hitit uygarlıklarında birtakım olaylar resimlerle
anlatılmaya çalışılmış ve bunda da binlerce yıl sonrası günümüze ışık tutmada
ve bilgi vermede başarılı olunmuştur.
Herne kadar
Avrupa halkının aydınlanmasına ve gelişmesine olanak sağlayan, günümüz İslam
dünyasında, İslam dinine ipotek koyarak, islamı sadece biz biliriz ve bizim
fetvalarımızla dini kuralları öğrenirsiniz, yerine getirir cennete gidersiniz
diyen ve hatırı sayılır derecede çıkar sağlayan ulemalar gibi Hıristiyan
dininide sadece biz biliriz, cennet, cehennem anahtarları bizdedir diyerek halk
üzerinde hegemonya kuran ve bu sayede büyük servetlere sahip olan kilise
dünyası ve papazlarının bu tekeline
son veren Rönesans (Dinde reform amaçlı) devrimi sonrası, karikatür sanatı
üzerine zamanın ressamlarınca yapılan çalışmalar günümüz karikatür sanatında
öncü bir rol üstlenmiş isede günümüz
dünyasında geçerli olan karikatür sanatının resmi geçmişi 17-18 inci Y.Y. ları
içinde başlar.
Rönesans’ın
getirdiği gelişim, değişim, aydınlanma gibi ileri atılımların yanında
karikatürde resimlere mana yükleme şeklinde İtalya’da 1600 lü yılların
ortalarından başlıyarak gelişmesini sürdürmüş ve yavaş yavaş diğer Avrupa
ülkelerine yayılmıştır.
Daha
sonraları sanayi ile birlikte hızla gelişim gösteren ve portre karikatürleriyle
konulu karikatürler daha yoğun bir şekilde toplumsal ve siyasal yergi amaçlı
kullanılmaya başlar.
Bu devirde
özellikle siyasal yergiler önem kazanmaya başlar ve bu konuda dönemin ünlü
çizerlerinden George Townshend 1760 larda, Thomas Rowlandson, James Gillray,
Henry Fuseli ise 1800 lerde İngiltere’de siyasal karikatürün, yöneticilerle
soyluların ve sanatçıların abartılı giysiler içindeki portre
karikatürlerinin başarılı örneklerini
verdiler.
İngiltere’den
sonra Fransa’da da gelişme gösteren karikatür sanatı, Napolyon döneminde bir
tutku haline dönüşmüş, 1830 lardan sonra karikatür sanatında ayrı bir Fransız
ekolü ortaya çıkmış ve devrimler ülkesi ülkede karikatür sanatıda resmen bir
devrim sürecine girmiştir.
Dünyanın en
ünlü portre karikatürleri ile konulu karikatürleri bu ülkede yapılmış, dergiler
yayınlanmış, kitaplar basılmıştır.
Dünyanın en
usta karikatür sanatçıları bu dönemde Fransa’da yetişmiştir, bunlardan en
ünlüleri :
1830
Yılında “La Caricature” adlı mizah dergisini çıkaran Charles Philipon,
Portre
Karikatürlerinin büyük ustalarından Honore Daumier,
Konulu
karikatür ustalarından G.I.I.Gerard,
Paris’i mizah
yolu ile anlatan Philibert Louis De Bucourd,
Fransız
tutum ve davranışlarını alaya alan Louis-Leopold Boilly,
Halkın
davranış biçimlerindeki mizahı çok güzel yakalayan Paul Gavarni,
Güney
Afrika Savaşındaki olayları anlatan Emmanuel Poire,
Çizgi ağırlıklı
yaklaşımı ve boyanmış afişleriyle ünlü Henri De Toulouse Lautrec.
Karukatür,
Fransa’daki büyük gelişiminden sonra 19. YY, da artık tüm Avrupa Devletlerine
yayılmış, bu arada Osmanlı İmparatorluğu’nda da gelişim sürecine girmiştir.
OSMANLI ve
T.CUMHURİYETİ’nde KARİKATÜR
Yukarıda da bahsedildiği gibi karikatür
ülkemizde batı etkisi altında gelişmiş sanat dallarından birtanesidir ve batıdan gelmiştir.
Ancak
Anadolu’nun çok eski çağlardan beri kullandığı
dışavurum biçimide aslında bir karikatür sanatı sayılabilir.
Hititlere
ait olduğu saptanan kabartma resimler incelendiğinde, işlevi eğlence
zamanlarında insanları güldürmek olan birçok sanatçı diyebileceğimiz insanları
canlandıran kabartmalar çoğunluktadır.
Yine
Anadolu’ya has Karagöz-Hacıvat tiplemelerindeki
figürler oldukça gülmeceye dayalı eğlenceli tiplerdir.
Yine
Anadolu’ya has minyatürlerde güldürü nedeniyle oldukça abartılı figürlere
rastlanmakta, Nasrettin Hoca ve Bektaşi fıkraları ile Ortaoyunları gibi gösteri
sanatlarıda birer karikatür örnekleri sayılabilir.
İslam
dininde resim yasak olmasına karşın, bir şeriat düzeniyle idare edilen
Osmanlı’da saray erkanı resime karşı daha toleranslı davranmıştır. (Faşist
Emevi Hanedanı zamanında yorumlanan ve surelerine birtakım yönetim lehinde
maddeler eklenen kitabımız tam anlamıyla incelendiğinde neredeyse İslam dininin
korku ve yasaklar üzeri inşa edildiği görülür.)
Böyle bir
toleransa rağmen Avrupa’da çok daha erken yayılan kürikatür sanatı, sarayı bir
takım eleştirilerden korumak amacıyla Osmanlı’ya ancak 1867 yılında yayınlanan
bir karikatürle girmiş, resmi geçiş ise 1870 yılında, tüm yeniliklerde ve
gelişmelerde imzaları bulunan Ermeni kökenli tebadan birisi olan Teodor Kasap
tarafından çıkarılan “Diyojen” dergisi yoluyla gerçekleştirilmiştir.
Gerçi
Osmanlı’da Türk teba pek geçmesede, ister Türk kökenli, isterse başka kökenli
olsun müslüman teba, bu ve buna benzer tüm etkinliklerden uzak tutulmuş, sizin
işiniz, tarlanızı ekin, dua edin, ibadetlerinizi harfiyen yerine getirin, bu
dünya ile değil öbür dünya için çalışın, soru sormayın, sorgulamada yapmayın,
icap ettiğinde saraya haraç verin yada şehit olmak için orduya katılın çünkü
cennetin yolu şehitlikten geçer gibi masallar beyinlerine kazınmış, beyinleri
pasifleştirilmiş bir toplum haline dönüştürülmüştür.
Diyojen
Dergisini başka dergilerde takip etmiş olsada, padişahlıktan da öte katı ve
acımasız baskıcı bir diktatör olan ve şimdiki AKP ileri gelenlerinin hayranlık
duyduğu II.Abdulhamid zamanında birçok yayın organı kapatılmış, kapatılmayanlarda
ise bu tür eleştiri yapabilecek gülmece yayınlara izin verilmemiştir.
Bu
yasaklarla ülke dışında basılan gazete ve dergilerde yayınlanmaya devam eden
Türk karikatür sanatı, 1908 de ilan edilen II.Meşrutiyet’den sonra yeniden ülke
içinde yayınlanmaya başlamış ve hızla gelişmiş, buda karikatür dalında bir
canlanmaya neden olmuştur.
Bu dönemde
Türk karikatürleri genelde sıradan bir resim olarak çiziliyor, gülmece ve
anlamları ise üstünde yada altındaki yazılı açıklamar ile ifade edilmekteydi.
Yukarıdaki
paragraflarda da belirtildiği gibi Osmanlı’da batılılaşma hareketleri ve diğer
etkinlikler Türkler dışındaki uyruklu insanlar tarafından, daha doğrusu gayri
Müslimlerce yapılmaktaydı.
İslam
dininden olmayanlara o dönemde, günümüzde de olduğu gibi Türk kökenli olsalarda
Türk denilmiyordu.
Bir örnek
verecek olursak günümüzde özellikle ırkçıların dilinden hiç düşmeyen Uygur
Türkleri denildiğinde bahsi geçen toplum sadece Müslüman Uygur halkıdır,
kaldıki Uygur Türkleri içinde Müslüman olanların yanında eski Şamanizme,
budizme inananlarda vardır.
Çin Devleti
ile ile Uygur Türkleri arasındaki kavga, Türkiye’de dahil tüm İslam ülkelerinin
abarttığı gibi Türk’lere karşı yapılan bir saldırı değil, sadece Şincan Özerk
Bölgesinde yaşayan ve Çin Devletinden ayrılarak bağımsız bir islami şeriat
devleti kurmaya çalışan bir kısım radikal Müslüman Türk halkının bu
girişimlerinin önlenmesi hareketidir.
Uygur Türkleri! Türkiye'de , Eşleri?
Klasik bir ABD oyunu, Şincan Özerk Bölgesinde Radikal Sunni Müslüman Devleti kurulması ve ABD Üssü için planlar.
Uygur Türkleri Türkiye'de İkinci parti, Eşleri ?
Uygur Türkleri! Türkiye'de , Eşleri?
Klasik bir ABD oyunu, Şincan Özerk Bölgesinde Radikal Sunni Müslüman Devleti kurulması ve ABD Üssü için planlar.
Uygur Türkleri Türkiye'de İkinci parti, Eşleri ?
Doğruları
söylemek gerekirse hiçbir devlet, eyaletlerinden yada özerk bölgelerinden
birisinin ayrılarak bağımsız bir devlet kurmasına izin vermez, özelliklede Çin
gibi sosyalizm geçmişi olan bir ülke, islami şeriat devleti kurulmasına asla göz
yummaz.
Osmanlı’da
Müslüman dininden olmayan bir Türk toplumu hiç düşünülmediği için, Türklerin
tamamı bu tür etkinliklerden tamamen uzak tutulmuş, batılılaşma hareketleri,
tiyatro, resim, karikatür gibi sanat dalları ile mimarlık, mühindislik gibi
uzmanlık dalları, gayri Müslimlerin, özelliklede ermeni uyrukluların tekeline
bırakılmıştır.
Bu bağlamda
Cumhuriyet’e kadar olan dönemde, karikatür sanatında önde gelen isimler şöyle
sıralanabilir. Nişan Berberyan, Santr, Opcandassis, Ali Fuat Bey;
II.Meşrutiyet’ten sonra ise Sedat Nuri, Scarselli, A.Rigopulos, Mehmet baha,
Halit Naci, Münir Osman ve Cemil Cem.
Cumhuriyet
döneminde, özelliklede 1928 den sonra Türk Alfabesinin kabul edilmesi ve
okuryazar olanların çoğalmasının ardından karikatür sanatında en büyük gelişim
kendisini gösterir.
Bu gelişim
içinde karikatürler artık yazıyla ifadeden ziyade çizimle ifade şekline
dönüşmüş, gerçek karikatür sanatı yerleşmeye başlamıştır.
Bunlardan
bazıları 1950 sonrası dönemdede karikatür çizimine devam etmişlerdir.

Gerek
karikatür ve gerekse aynı kulvardaki çizgi roman, hikaye dalında isim yapmış
sanatçıları ise şöyle sıralamak mümkündür:
Turhan
Selçuk, Ali Ulvi Ersoy, Ferruh Doğan, Nehar Tüblek, Semih Balcıoğlu, Altan Erbulak,
Mustafa Eremektar(Mıstık), Oğuz Aral, Yalçın Çetin, Tonguç Yaşar, Tan Oral,
Tekin Aral ve Suat Yalaz.
KARİKATÜR
DERGİLERİ, GÜLMECE KİTAPLAR
Bu sebeble
de sık sık kapatılan, tekrar açılan ve badirelerle sürdürdüğü yayın hayatında,
Namık Kemal gibi kesin tavırlı ve korkusuz yazarlarıda uhdesinde barındıran
dergi haftada üç kere ve Türkçeye geçmeden önce Fransızca, Ermenice ve Rumca
olarak yayın hayatını sürdürmüştü.
Bu
yasaklamalar 1908 yılına kadar devam etmiş, 1908 de ilan edilen
II.Meşrutiyet’ten sonra, Osmanlı da esen özgürlük rüzgarlarıyle birlikte, Mizah dergileride özgürlükten payını almış ve
dergi sayısında bir patlama yaşanmıştır.

Bir çok
dergi yayın hayatına atılmış, ancak bunlardan kimisi açıldığı ay kapanmış,
kisimi 5-6 ay devam etmiş, kimisi ise bunlara nazaran biraz daha uzun ömürlü
olmuştur.
Bu
dergilerin önemli olanları şöyle sıralanabilir : 1908 de “Kalem” , “Karagöz”, “Ezon”
, “Karakuş” , “Yuha” , “Şakacı” ;
1910 da
“Cem” , “Eşşek” ve “Gecekuşu”
Kurtuluş
Savaşı döneminde (1919-1923) yine bir çok karikatür dergisi yayın hayatına
girmiş bunların en önemlileri :
1918 de
“Diken” İstanbul’da yayın hayatını sürdürmüş, kurucusu Sedat Simavi,
1921 de
”Güleryüz” İstanbul’da ve kurucusu Sedat Simavi,
1922 de
“Aydede” İstanbul’ da ve kurucusu Refik Halit Karay,
1922 de "Akbaba” İstanbul’da ve kurucusu Yusuf
Ziya Ortaç.
Bunlardan
Sedat Simavi’nin “Güleryüz” ü ile Refik Halit Karay’ın “Aydede” si hep çatışma
halindedir, çünkü :
Sedat
Simavi, Gİüleryüz ve Diken dergisi ile Kurtuluş savaşını ve Mustafa Kemal’i
desteklerken,
Refik Halit
Koray, “Aydede” si ile Kurtuluş Savaşına ve Mustafa Kemal’in bağımsızlık
savaşına hep karşı çıkmış, İşgal kuvvetleri ile Yunan kuvvetlerini haklı ve
sempatik göstermeye çalışmıştır.
Cumhuriyet
Döneminde (1923-1950) yayın hayatını sürdüren iki önemli Karikatür Dergisi
vardır. Bunlardan :
Akbaba,
C.Döneminde de Türk Alfabesiyle yayınına devam etmiş, ılımlı sağa sola
çatmadan ama arada kapatılıp tekrar
açılan dergi 1977 yılında tamamen yayın hayatına son vermiş ve Türk Karikatür
tarihinde 55 yıl ile en uzun ömürlü Mizah Dergisi unvanını almıştır.
Marko Paşa
ise 1947 de yayın hayatına başlamış, Akbaba’nın aksine tam bir eleştiri ve
muhalefet dergisi olarak yayınına devam ederken, bu yüzden de her defasında
kapatılmıştır.
Yazar ve
çizerlerin arasında Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz ve Mim Uykusuz gibi
ünlülerin bulunduğu ve ne pahasına olursa olsun dercesine sert muhalefetine
devam eden Marko Paşa,
Ancak dergi
kapandığında, Malum Paşa, Merhum Paşa, Bizim Paşa, Yedi Sekiz Paşa, Ali Baba
ve Öküz Mehmet Paşa gibi yöneticilerin
damarına basan anlamlı isimlerle yayınına devam ediyordu.
1950
Sonrası Dönem, karikatür sanatının çağdaş bir gelişime adım atması, çizimlerde
değişim ve yılların dergisi Akbaba’nın tam tersine bir yayın politikası
izlenmeye başlanmış, 1954 de yayına başlayan “Tef” ile 1956 yılında yayına
başlayan “Dolmuş” dergileri sayesinde dünya karikatür arenasında söz sahibi
olduğunu kanıtlamıştır.
Bu iki
derginin bir özelliğide, Türk karikatür sanatına damga vuran ve vuracak olan
Turhan Selçuk, Ferruh Doğan, Ali Ulvi Ersoy, Tonguç, Oğuz Aral,Eflatun Nuri,
Mıstık, Sinan Bıçakçıoğlu ve Bedii Faik gibi ustaların dergide bir arada yer
almasıdır.
1970 ler ve
sonrasında yeni bir ekole yol açması ve bir mizah okulu gibi sanatçı
yetiştirmesi konusunda isim yapmış bulunan ve Oğuz Aral tarafından çıkarılan
“GırGır” adlı derginin bu dönemde
yayına başlaması ve apayrı bir tarz ile yayın hayatına devam etmesi döneme
üstün bir özellik getirmiştir.
GırGır
sayesinde yetişmiş bulunan usta yazar, çizerlerin yanı sıra bu dergi esas ve
örnek alınarak yayın hayatına atılan, günümüzde de halen yayına devam eden
dergiler :
1976 da
Yayın hayatına başlayan "Çarşaf” Dergisi Kapandı.
1985
de “ “ “ “Limon” “
Kapandı.
1989
da “ “ “ “Hıbır” “ Kapandı.
1990 da “
“ “ “Pişmiş Kelle” Kapandı.
1991
de “ “ “ “Leman" “ Devam ediyor.
2002
de “ “ “ “Penguen” " Devam ediyor.
2007
de “ “ “ “Uykusuz” " Devam ediyor.
1970
Yılından günümüze kadar olan ve Türk Mizah tarihinde 4.Dönem olarak
adlandırılan zaman içerisinde, 1960 larda başlayan karikatür sanatındaki
duraklama dönemine son vermek için bir takım girişimlerde bulunuldu ve değişim için
adımlar atıldı.
Semih
Balcıoğlu, Turhan Selçuk ve Ferit Öngören tarafından 1969 yılında kurulan “Karikatürcüler
Derneği” yenilik çalışmalarına hız verdi.
Türkiye’de
ilk defa 1975 yılında İstanbul Tepebaşı’nda Karikatür Müzesi kuruldu. Karikatür
büyük yaygınlık kazandı, çoğu insanlarda, özelliklede gençlerde bir anlatım ve
dışavurum aracı oldu.
Yeni çizim
örnekleri gelişmeye başlandı ve özellikle çizgi roman usulü çalışmalar
çizimlerde yer aldı, alt yazılar kaldırılarak konuşmalar balon içinde alındı ve
daha devingen, canlı, çarpıcı çizimler ortaya çıktı.Yazılı gülmeceler
karikatürlere yansıdı, resimlerle anlatımı sağlandı.
Bu dönemde
eski ustalarla birlikte birçok genç karikatür sanatçısı yetişti ve çizimlerini
sürdürdü. Bunlardan :
Hasan
Kaçan, Behiç Pek, Latif Demirci, Engin Ergönültaş,Can Barslan,Mehmet Çağçağ,
Tuncay Akgün, Kemal Aratan,Serhat Gürpınar ve Yavuz Taran önde gelen
isimlerdir.
Kadın
sanatçıların en başarılı isimlerinden birisi ise “Çılgın Bediş” adlı çizgi
romanının yaratıcısı Özden Ögrük’tür.
Oguz Aral’ın
kardeşi aynı abisi gibi karikatür dünyasında isim yapmış, yönettiği “Fırt”
Dergisi ile kendisini kabul ettirmiş ve yeni ekolün en başarılı sanatçıları
arasına girmiştir.
Karikatür
dalı bu şekilde hızla gelişim gösterirken, diğer tarafta karikatürcülüğün
yanında mizah yazarlarınıda görmekteyiz. Gülmece yazılarıyla önde gelen isimler
Gani Müjde, Cihan Demirci ve Metin Üstündağ
gibi başarılı yazarlardır.
Sonuç
olarak Türk mizahı son yıllarda yerine oturmuş, dünya çapında sözü edilir
duruma gelmiştir. Geniş kitleler tarafından takip edilen karikatür ve gülmece
dergileri zaman içinde dahada rakam olarak çoğalmış, ayrıca gazeteler mizah
konusunda ek sayfalar eklemiş yada sanatçılar için köşe ayırmıştır.
ETİKETLER : THOMAS BROWNE-KARİKATÜR-GANİ MÜJDE-CARİCATURE-A.ULVİ ERSOY-RÖNESANS ve KARİKATÜR-WİLLAM HOGARTH-JAMES GİLLRAY-EMMANUEL POİRE-KARAGÖZ-HACİVAT-ORTA OYUNU-BEKTAŞİ-NASRETTİN HOCA-DİYOJEN DERGİSİ-TEODOR KASAP-II.MEŞRUTİYET- II.ABDULHAMİD-UYGUR TÜRKLERİ-ŞAMANİZM-BUDİZM-ŞİNCAN ÖZERK BÖLGESİ-NİŞAN BERBERYAN-CEMİL CEM-HALİT NACİ-NADİR GÜLER-RAMİZ GÖKÇE-NEHAR TÜBLEK-TAN ORAL-TEKİN ARAL-ALTAN ERBULAK-NAMIK KEMAL-ÇINGIRAKLI TATAR-KARAKUŞ DERGİSİ-ŞAKACI DERGİSİ-SEDAT SİMAVİ-R.HALİT KARAY-AKBABA DERGİSİ-YUSUF ZİYA ORTAÇ-AYDEDE DERGİSİ-SABAHATTİN ALİ-AZİZ NESİN-RIFAT ILGAZ-MİM UYKUSUZ-MARKO PAŞA DERGİSİ-DOLMUŞ DERGİSİ-GIRGIR DERGİSİ-OĞUZ ARAL-TONGUÇ-TURHAN SELÇUK-FERRUH DOĞAN-LİMON DERGİSİ-PENGUEN DERGİSİ-LEMAN DERGİSİ-HIBIR DERGİSİ-LEMAN DERGİSİ-SEMİH BALCIOĞLU-LATİF DEMİRCİ-SERHAT GÜRPINAR-YAVUZ TARAN-ÇILGIN BEDİŞ-FIRT DERGİSİ-CİHAN DEMİRCİ
BENZER KONULAR :
Temel ve Güldüren Fıkralar
Temel ve Güldüren Fıkralar-2
ETİKETLER : THOMAS BROWNE-KARİKATÜR-GANİ MÜJDE-CARİCATURE-A.ULVİ ERSOY-RÖNESANS ve KARİKATÜR-WİLLAM HOGARTH-JAMES GİLLRAY-EMMANUEL POİRE-KARAGÖZ-HACİVAT-ORTA OYUNU-BEKTAŞİ-NASRETTİN HOCA-DİYOJEN DERGİSİ-TEODOR KASAP-II.MEŞRUTİYET- II.ABDULHAMİD-UYGUR TÜRKLERİ-ŞAMANİZM-BUDİZM-ŞİNCAN ÖZERK BÖLGESİ-NİŞAN BERBERYAN-CEMİL CEM-HALİT NACİ-NADİR GÜLER-RAMİZ GÖKÇE-NEHAR TÜBLEK-TAN ORAL-TEKİN ARAL-ALTAN ERBULAK-NAMIK KEMAL-ÇINGIRAKLI TATAR-KARAKUŞ DERGİSİ-ŞAKACI DERGİSİ-SEDAT SİMAVİ-R.HALİT KARAY-AKBABA DERGİSİ-YUSUF ZİYA ORTAÇ-AYDEDE DERGİSİ-SABAHATTİN ALİ-AZİZ NESİN-RIFAT ILGAZ-MİM UYKUSUZ-MARKO PAŞA DERGİSİ-DOLMUŞ DERGİSİ-GIRGIR DERGİSİ-OĞUZ ARAL-TONGUÇ-TURHAN SELÇUK-FERRUH DOĞAN-LİMON DERGİSİ-PENGUEN DERGİSİ-LEMAN DERGİSİ-HIBIR DERGİSİ-LEMAN DERGİSİ-SEMİH BALCIOĞLU-LATİF DEMİRCİ-SERHAT GÜRPINAR-YAVUZ TARAN-ÇILGIN BEDİŞ-FIRT DERGİSİ-CİHAN DEMİRCİ
BENZER KONULAR :
Temel ve Güldüren Fıkralar
Temel ve Güldüren Fıkralar-2
Tweetle